25 Aralık 2009 Cuma

Bear Grylls Sen Kocaman Bi Çılgınsın

Discovery Chanel'daki Ultimate Survival programının fake olduğuna dair ciddi iddialar var. Hatta programın Kapadokya'da geçen bölümüyle Türk izleyicileri için bu iddialar gerçeğe dönüştü de diyebiliriz. Ama bazı bölümler var ki kendisini acayip izlettiriyor. Özellikle de bugün izlediğimde kendini aştı resmen. İzlediğim en iyisiydi. Merak edenler youtube da "Bear Grylls in Transylvania" diye aratıp izleyebilirler.

Bilmeyenler için açıklayayım, Bear Grylls her programda farklı bir tehlikeli doğal hayatın ortasında buluyor kendini ve burada hayatta kalmak için yapmadığı şey, yemediği "şey" kalmıyor. Bear 23 yaşındayken Everest'e tırmanarak bu dalda en genç dağcı olarak Guiness Rekorlar Kitabına girmeyi başaran, aşırı kondisyonlu, karatede kara kuşak sahibi, ordu geçmişi olan, kitaplar yazan tam bir ayıcık.

--spoiler--
Bugünkü bölümde Bear Transilvanya'nın Karpatya Dağlarındaydı. Henüz programın başında bulduğu ayı bokunun içindeki parçalanmamış sebze-meyveleri yiyerek sıkı bir başlangıç yaptı. Bir ayı ile karşılaştı ama ayı ona zarar vermeden geçip gitti. Geceyi ayı kaynayan bu ormanda erken uyarı sistemi yaptığı bir tümsek üstünde yanında kendi yaptığı mızrak ile geçirdi. Kahvaltıda sümüklü böcek yuttu. Boğazından aşağıya kaygan bir yol bıraktığını tükürerek ifade etti. Dağcılık yaptı. Dağın tepesinden metrelerce aşağıya indi.

Bear salyangozun kabuğunu kırıp yuttuktan sonra şekilden şekle girdi.

Buraya kadar yine herşey normaldi. Ondan sonra bulduğu bir mağaraya yolu kısaltırım mantığıyla girdi ve o zaman işler boka sarmaya başladı. Çam sakızıyla desteklediği meşaleleriyle kapkaranlık mağarada ekibiyle birlikte ilerlemeye başladı. Bu noktada programda ilk defa ekip üyelerinin varlığına şahit olduk. Kendileri gözükmese bile Grylls zaman zaman onlarla konuşmak zorunda kaldı çünkü gerçekten çok zor şartlar altındalardı. Her ne kadar yanlarında yedek bir el feneri olduğundan emin olsam da, meşalesi sönseydi yüzlerce metrelik dağın altında ölümcül bir karanlıkta kalacaklardı. Mağara zaman zaman daralıp oldukça klostrofobik bi hal almaya başladı. En sonunda yolun sonuna geldiler ve suya dalmaları gerekti. Grylls ile beraber nefesler tutuldu. Ekiple birlikte biz de daldık ve nihayet güneş ışığının gözüktüğü bir yere vardık. Buralar çok heyecanlı dakikalardı.
Mağarada yaşanan dakikaları mutlaka izlemek gerek

Mağaradan kurtulduktan sonra yemek zamanıydı. Grylls çıplak elleriyle balık tuttu ve kafasını kopartıp yedi. Tabiki ızgara yapmadı, çiğ çiğ yedi. Dediğine göre çıplak elle balık tutmayı ona bir ormancı öğretmiş. Yemeğin ardından yine dağcılık yapması gerekti. 30 metreden yüksek bir yamacı 28 metrelik halatıyla geçmeye çalıştıysa da, halat 10 metre kala bitince başka bir yol bulması gerekti. Bu noktada yine ekibin varlığıyla karşılaştık. Ekibi bir çıkıntının üzerinde bırakıp kendini halatın ucunda sallandırarak bir tümseğe atmaya çalıştı. Gerçekten canı çıktı bunu başarmak için.

Grylls çiğ balık yerken hijyeni elden bırakmadı. Parazitten arınsın diye şöyle bir suya tuttu. Tadı suşi gibiymiş ayrıca ama daha sertmiş.

Programın sonunda çok güzel bir gölete vardılar. İnsanın o göleti görmek için bile o tehlikeli ormana giresi gelir vallahi. Duydukları silah sesiyle de rahatladılar, medeniyet yakındaydı. Program biterken Grylls yine hayvanlığını yaptı ve metrelerce yükseklikten artistik taklalar atarak bıraktı kendini gölete.
--spoiler--

Severek izledim bu bölümü çünkü ilk defa Bear Grylls'in bu kadar zorlandığına şahit oldum. Yine ilk defa ekibin varlığı zaman zaman kendini belli etti, gerçekten zor şartlar altında kaldılar. Nefes kesiciydi. Ayrıca kutuplarda geçen bölümün ardından en iğrenç beslendiği ikinci programdı izlediğim kadarıyla. Böyle defam et Grylls, bu kaliteyi hep yakala.Biz de yalan dolan da olsa izleyelim merakla.
Ayrıca Transylvania görmek istediğim yerler arasındaki yerini sağlamlaştırdı bu program ile.

**Bear'ın bu macerasından çıkartılacak derse gelince, iki güzel bilgi verdi kendisi. Birincisi, pusulamız yokken saatimizin akrebini güneşe doğru çevirirsek saat 12 yönünün güney olduğu. Bir diğeri de doğa ile ilgili muhteşem bir tespit. Bulduğu semenderi göstererek, "Doğa bize her zaman ipuçları verir. Bu hayvan yavaş ve küçük. Bu da onun bir gizli silahı olduğunu gösterir. Onun silahı derisinin zehirli oluşu, o yüzden yemeseniz iyi edersiniz" der hayvanı yiyeceğini sanan biz izleyicileri yanıltarak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder