7 Mart 2012 Çarşamba

yaşam, gerçek erkeklerin gerçek metresi


"Tren istasyona girdi. O makineyi gördüğümde atılmakta olduğum maceradan o kadar da emin değildim artık. Molly'yi içimde kalan tüm cesareti toplayarak öptüm. Üzgündüm, gerçek bir üzüntü, kırk yılda bir, herkes adına, benim adıma, onun adına, tüm insanlar adına.

Yaşam boyunca aradığımız şey belki de budur, yalnızca bu, olabildiğince büyük bir üzüntü, ölmeden önce kendimiz olabilmek için.

Bu ayrılıştan bu yana yıllar geçti, nice yıllar... Detroit'a sık sık mektup yazdım, başka yerlere de, aklımda kalan tüm adreslere, bir de onu, yani Molly'yi tanıyan, izleyen birinin çıkabileceği her yere. Asla yanıt alamadım.

Artık umumhane kapanmış. Tek öğrenebildiğim şey bu oldu. O iyi, hayran olunası Molly, eğer hala yazdıklarımı okuyabiliyorsa, bilmediğim bir yerlerde, şunu bilmesini isterim ki ben onun için hiç değişmedim, onu hala seviyorum ve hep seveceğim, kendime özgü biçimde, istediği zaman da buraya gelip ekmeğimi ve kaçamak kaderimi paylaşabilir. Eğer artık güzelliğini yitirmişse de, eh, ne yapalım! İdare ederiz! İçimde ondan kalan o kadar çok güzellik sakladım ki, o kadar canlı, o kadar sıcak, ikimize yetecek kadar var hem de en az yirmi yıllığına, yani iş bitinceye kadar.

Hoş, ondan ayrılmak için bir miktar çılgınlık gerekiyordu hem de pis ve soğuk cinsinden. Her şeye rağmen, ruhumu bugüne kadar korumasını bildim ve Amerika'da geçirdiğim o birkaç ay boyunca Molly bana o kadar iyilik ve düş bahşetti ki, eğer ölüm, hemen yarın, gelip beni alacaksa, eminim, asla diğerleri kadar soğuk, çirkin, hantal olmayacağım."

L.F.Celine, Gecenin Sonuna Yolculuk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder