24 Temmuz 2009 Cuma

Arcanum Günlükleri #1

Zeplinimiz ömrümde ilk defa gördüğüm kanatlı uçan araçlar tarafından düşürüldüğünden beri günlerdir yoldayım. Yaşlı gnome'un bana verdiği yüzüğün esrarını araştırıyorum hala. Pek umrumda değil aslında ama içten içe merak etmiyor da değilim. Zeplinimiz süikaste uğradığında pek çok insan öldü, pek çok iyi insan. Ben çok iyi bir adam olamadım hiç, pek çok kötülük yaptım ama böylesini değil. Bunca canı almak için geçerli sebep neymiş çok merak ediyorum.

Kazadan sonra Virgil adında genç bir rahip bana çok yardımcı oldu. Bu coğrafyayı bilmiyorum. Üstelik yollar çok tehlikeli, her tarafta vahşi yaratıklar var. Tek başıma olmadığım için seviniyorum.

İşte bizim tayfa. Ben,Virgil ve Hogg.

Öte yandan kazadan sonra şansım açıldı diyebilirim. Sanki kendimi yeniden keşfettim. Hayata yeniden başlamış gibiyim, bilmediğim bir coğrafyada, bilmediğim insanlar yepyeni hayatlar ve şehirler. İlk karşıma çıkan Shrouded Hills adında küçük bir maden kasabası oldu. Burası küçük ve sıkıcı gözükmesine rağmen insanlarla konuştukça ilgilenecek pek çok şey olduğu ortaya çıkıyor. Mesela artık kullanılmayan maden de bir hayaletin gezdiği söyleniyor. Bir de kasabanın merkezinde gezinirken yolumu kesen garip gnome var. Yüzüğü bana veren yaşlı gnome'un akrabası olduğunu iddia etti ve benden yüzüğü ona vermemi istedi. Ona güvenmedim. Sinirlendi ve gitti.

Kavga dövüş bana göre değil. ama bazen yumrukları konuşturmaktan başka çare kalmıyor.

Bir gün garip bir şey oldu, kaldığım handa karşılaştığım bir adam kasabadaki bankayı soymayı teklif etti. Acele etmem gerektiğini başka bir çetenin de bunu planladığını ekledi. Önce gittim ve kasabadaki "gerçek" kanun adamı olan doktorla konuştum (evet kasabanın doktoru aynı zamanda bu işlere bakıyor). Bana bankayı soymak isteyen bir çeteden bahsetti ve yardım edersem karşılığını vereceğini söyledi. Kabul ettim. Kısa bir çatışmanın ardından bankanın içinde kıstırdığımız çeteyi hakladık. Tüm kasaba bir kahraman olduğumu düşünüyordu. Ancak onlara bir sürprizim vardı benim. O gece bankayı soydum. Gittim ve bana kasanın şifresini veren arkadaşla yarı yarıya paylaştık.

Daha cesetleri yerden kaldırmamışlar bile. Az sonra soyguncuların cansız bedenleri gibi soyulacak bu banka.

Kasabanın tüccarı gnome'un bana verdiği yüzüğün büyük şehir Tarrantdaki esnafın malı olduğunu söyledi. Şimdi onları bulmam gerekiyor, belki bana yüzüğün arkasındaki esrardan bahsederler.

Kasabanın dış dünya ile tek bağlantısını sağlayan köprüde yol kesip haraç toplayan hödüklerle biraz konuşunca yolumuzdan çekildi salaklar.

Bu arada handa bir yarı-ogre ile karşılaştım. Alkolik olmasına karşın iri yarı cüssesiyle yanımda olması bana güven veriyor. Virgil'de ben gibi çelimsiz olunca grupta kemik kıran birinin olması hayati önem taşıyordu. Neyseki can sıkıntısından küçük grubumuza katılmayı kabul etti. Tarrant'a doğru yola çıktığımızda benden yüzüğü isteyen gnome yolumuzu kesti ve düpedüz tehdit etti. Hogg sayesinde kolayca yere serdik onu. Üzerinden zeplin kazasında hayatta kalanları öldür yazan bir not çıktı. Anlaşılan çok dikkatli olmalıyım. Birileri benim ve yüzüğün peşindeler ama ne olduğu hakkında hiç bir fikrim yok. Bakalım Tarrant'da bizi neler bekliyor..

en birinci benim!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder